http://www.gececi40.tr.gg/ http://www.onermustafa.tr.gg/
   
  Mustafa Öner
  Saglik Haberleri
 

İşte Kanserden Koruyan 4 Besin

New York Üniversitesi egzersiz yapmanın hayati olduğunu hatırlattı ve kanserden koruyan 4 besini sıraladı:
 
D vitamini: D vitamini alan kişilerde kanser riski yüze 60 ile 77 arasında azalıyor. Güneş ışığından alınan D vitamini bağışıklık sistemini koruyor ve kanser hücrelerinin yok edilmesinde etkili oluyor. Sardalya ve somon gibi balıklarda da bulunuyor.

 Üzüm: Üzüm ve yaban mersinine mavimsi rengini veren “pterostilbene” adlı madde özellikle bağırsak kanseriyle savaşıyor.



Egzersiz: Haftada bir kez 1 saat egzersiz yapanların prostat kanseri riski yüzde 38 azalıyor.



Çay: Günde üç fincan çay içenlerde boğaz kanserine yakalanma riski, içmeyenlere göre yarı yarıya düşüyor. Yeşil çayda daha yüksek oranda bulunan antioksidanlar kansere karşı etkili.


_______________________________________________________

Akciğer Yaşımı Söyle Sigarayı Bırakayım


Ceviz: Yüksek miktarda selenyum içeriyor. Her gün bir avuç yiyenlerde akciğer kanseri riski yüzde 46 oranında azalıyor.

Londra - AA- Sigara tiryakilerine akciğerlerinin kaç yaşında olduğunu söylemenin, sigarayı bırakmalarını kolaylaştırdığı bildirildi.

 

Tiryakilerin ciğerlerinin sağlıklı bir insanınkiyle karşılaştırılması sonucu saptandığı belirtilen "akciğer yaşı", tiryakilerin sigaranın sağlığa ne kadar zararlı olduğunu anlamalarına yardım ediyordu.
 
British Medical Journal’da yayınlanan yeni araştırmada ise bu bilginin tiryakilerin sigarayı bırakmalarında da etkili olduğu görüldü. Araştırmayı yapan Gary Parkes, "Tiryakilere akciğer yaşlarını söylemek sigarayı bırakma ihtimallerini önemli ölçüde artırıyor" dedi.
 
Uzun zamandır sigara içen 35 yaşın üzerindeki 561 kişi üzerinde yapılan araştırma, deneklerin ciğerlerinden çıkardıkları havanın hacmi ve oranının ölçülmesiyle başladı.
Bir gruba, test sonuçları hakkında hiçbir bilgi verilmezken, diğer gruba akciğerlerinin yaşı bildirildi ve sigaranın ciğeri nasıl yaşlandırdığını gösteren resimler gösterilerek, sigara bırakılırsa tahribatın azalacağı söylendi. Bu arada her iki grup da mütemadiyen sigarayı bırakmaya teşvik edildi.
 
Bir yıl sonra, akciğerlerinin yaşı söylenenlerin yüzde 13′ü sigarayı bırakırken, diğer gruptan sadece yüzde 6’sının bırakmış olduğu görüldü.İnsanlara bu tür bilgiler vermenin, sigarayı bırakmalarına yardım etmede ucuz ve kolay bir yöntem olduğuna dikkat çekildi.

  
_______________________________________________________

Radyofrekans Dalgaları İle Ağrıları Geçiriyorlar

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji (Ağrı) Bilim Dalı’nda her türlü ağrı özellikle de boyun,omuz, kol ve bel ağrılarında radyofrekans dalgaları ile sinir ve dokulara zarar vermeden ağrı tedavisi gerçekleştiriliyor.

Bu yöntemin vücuttaki tüm sinirler üzerinde uygulanabileceğini belirten Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.İbrahim Yegül, “Uygulama esnasında hasta ağrı duymadığı gibi, doku hasarı söz konusu olmamaktadır. Sözkonusu yöntemde radyo dalgaları ile elektrotun ucunda manyetik alan oluşturulmakta ve bu sayede ağrı iletimi değiştirilmektedir” dedi. Uygulama ile vücutta ağrı iletiminde rol oynayan hormonların 3 hafta içinde artış gösterdiğini bu sayede hastaların ağrıyı algılanmasının engellendiğini kaydeden Prof. Dr.Yegül, “Tedavinin etkinliği 3 hafta içinde maksimum düzeye çıkıyor. Uygulama sonrasında elde edilen fayda uzun süre devam etmekte. Ancak gerektiğinde yöntem yeniden tekrarlanabilmekte” diye konuştu. Bu yöntemin tüm periferik sinirlere uygulanabildiğini açıklayan Prof.Dr.Yegül, “Kliniğimizde haftada en az 20 hastaya bu uygulamayı gerçekleştiriyoruz. Tedavinin başarı şansı yüzde 80′nin üzerinde” dedi.

_______________________________________________________

Brokoli , Kanser ve Kemik Erimesinin Düşmanı

Erzurum İl Sağlık Müdür Yardımcısı ve İl Kanser Koordinatörü Dr. Siyami Kotan, vitamin deposu brokolinin, kanserin ve kemik erimesinin düşmanı olduğunu söyledi.

Brokolinin, kansere karşı koruyucu vitamin dolu bir sebze olduğunu belirten Dr. Kotan, "Brokoli, göğüs, kolon ve mide kanserini önler. Betakaroten ve C vitamini ihtiva eder" dedi. Kansere karşı koruyan ve insan ömrünü uzatan brokolinin faydalarının saymakla bitmeyeceğini vurgulayan Kotan, "Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine bire birdir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli vitamin deposudur. Brokoli sebzesini bol tüketen vatandaşlarımızda ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülür, kalp dolaşım hastalıklarına da pek rastlanmaz" diye konuştu. Brokolinin kadınlarda göğüs kanserini önlediğini ifade eden Kotan, "Vatandaşlarımız hastalıklara yakalanmamak için bol bol sebze yesin, vitamin ihtiyaçlarını sebze ve meyve ile gidersin" şeklinde konuştu.

_______________________________________________________

Obezite Tedavisinde Yeni Umut

Yeni yağ hücrelerinin oluşumunda kilit rol oynayan bir protein keşfedildi. İsveç Karolinska Enstitüsü’nden bilim adamlarının yaptığı araştırmaya
göre, TRAP (tartarata dirençli asit fosfataz) adı verilen protein yeni yağ hücrelerinin oluşumunu tetikliyor ve kilo alımını hızlandırarak, obeziteye neden olabiliyor.

Yaklaşık 4 yıl boyunca aşırı kilolu 14 kadını inceleyen araştırmacılar, aşırı kilolu kişilerde bu proteinin çok yüksek seviyede olduğunu gördü.Araştırmada ayrıca bu proteinin bazı kanser türlerinin yanı sıra kaşeksi (aşırı kilo kaybı, deri altı yağ dokusundaki azalma, kas kütlesinde azalma ve iç organlarda küçülme, derideki değişiklikler, saç dökülmesi gibi belirtileri olan vücudun gerilemesi durumu) tedavisinde de umut olabileceği ortaya çıktı.



_______________________________________________________

Gözdeki Sinsi Hastalık Glokom

Önlenebilir bir göz hastalığı olan glokomun tanısının henüz görme kaybı gelişmeden konulması, geç kalınmaması için de genç yaşlardan itibaren göz tansiyonun ölçtürülmesi gerektiği bildirildi.

Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nuray Akyol, 6 Mart Dünya Glokom Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, görme sinirinin göz içinde kalan bölümünün ilerleyici hasarıyla oluşan bir hastalık olan glokoma karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtti. Bu tür hastalıkların çoğunun belirgin bir şikayet oluşturmadan yavaş
yavaş ilerlediğini ve tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabilecek görme azlığına neden olabildiğini anlatan Akyol, şunları kaydetti:
”Gözü bir futbol topu gibi düşünecek olursak, göz içi basıncı, topu şişkin tutan basınç gibidir. Gözün normal şeklini ve fonksiyonlarını sürdürebilmesi için bu basınç gereklidir. Göz içi basıncını oluşturan, kapalı bir kutu olan göze giren ve çıkan sıvılar arasındaki dengedir. Göz içi basıncı yüksekliği glokom için bir risk faktörüdür. Ama her yüksek basınçlı hasta glokom değildir. Göz içi basıncının yüksek olmasıyla beraber, yıllar içinde bu basıncın artması veya gün içinde büyük değişiklikler göstermesi glokom lehine değerlendirilir. Glokoma bağlı görme azlığı pek çok göz hastalığının aksine tam olarak tedavi edilemez. Örneğin katarakttaki gibi ameliyatla düzelmez. Önlenebilir bir göz hastalığı olan glokom tanısının henüz görme kaybı gelişmeden konulması gereklidir.”
Glokomun birçok tipi bulunduğunu ve sanıldığı gibi yalnızca bir yaşlılık hastalığı olmadığını vurgulayan Akyol, ”konjenital glokom” gruplarının doğuşta veya hayatın ilk yıllarında; ”jüvenil glokom”un geç çocukluk ve gençlik yıllarında, başka bir göz hastalığına bağlı ikincil olarak gelişen glokomların ise her yaşta görülebildiğini söyledi



_______________________________________________________

Sigara ve Alkol Erkeklerde Kısırlığa Neden Oluyor

Sigara, alkol ve aşırı şişmanlık gibi sosyal nedenlerin erkek kısırlığında belirleyici rol oynadığı belirlendi. Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Semih Özkan, yılda yaklaşık 90 bin kadar çiftin kısırlık sorunuyla karşı karşıya kaldığını belirterek, fast food tarzı beslenme ile aşırı sıcağın da erkeklerdeki kısırlığın diğer nedenleri arasında sayılabileceğini belirtti.

Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Semih Özkan, yaptığı açıklamada kısırlığın, toplumun yüzde 15′inde görülen bir problem olduğunu söyleyerek “Türkiye’de her yıl 600 bin civarında evlilik olmaktadır, yılda yaklaşık 90 bin kadar çiftin ise kısırlık sorunuyla karşılaştığı gözlemlenmektedir” dedi. Doç. Dr. Semih Özkan sigara ve alkolün de sperm kalitesini düşürdüğünün altını çizdi. Sigara içilen ortamlarda bulunan pasif içiciler de dahi ortamın havasını solumaları yoluyla havada bulunan zehirli maddeleri solunum yoluyla alarak sperm üretiminin olumsuz etkileneceğini bildirdi. Yapılan araştırmaların, haftada 60 ml. üzeri alkol kullanımının sperm üretimini olumsuz yönde etkilediğini gösterdiğini belirten Doç. Dr. Özkan, “Ayrıca steroid, antidepresan, sulfomidli bazı abtibiyotikler, kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da sperm kalitesi, hareketliliği ve üretimi için zararlı olabilmektedir” diye konuştu.

Testiste gerçekleşen sperm üretim işlevinin, çevresel koşulara oldukça duyarlı olduğunu kaydetti. Doç. Dr. Semih Özkan, sperm üretiminin uygun olmayan her koşuldan olumsuz olarak etkilenebileceğini ifade etti. Doç. Dr. Özkan, fast food tarzı beslenmeden uzak kalınması gerekliliğini belirtti. Özkan, “Yüksek kolesterol, spermin zar yapısını bozduğu için döllenme yeteneğini azaltır ve kısırlığa neden olabilir. Bu nedenle özellikle “Fast Food” denilen aşırı yağlı, kolesterolü arttırıcı gıdalardan uzak durmak gerekir” dedi.

-SICAK SU BANYOLARI VE SAUNALARA DİKKAT-

Doç. Dr. Semih Özkan, aşırı sıcakların sperm üretimini olumsuz etkileyeceğini belirterek “Kısırlık sorunu ile karşı karşıya olan erkeklere kesinlikle, sıcak su banyoları ya da saunaları tavsiye etmeyiz. Ayrıca dar iç çamaşırları da aşırı sıcak oluşturduğu için testis damarlarının genişlemesi sonucu sperm kalitesini azaltabilir” diye konuştu.(ANKA)



_______________________________________________________

Grip Aşısı Etkisizmi ?

Grip aşısının etkinliği ve kimlerin aşıdan fayda görüp görmeyecekleri  hep tartışmalıdır. Bir tarafta bu aşının tamamen yararsız olduğunu ileri sürenler olduğu gibi, diğer tarafta ise herkesin mutlaka aşılanması gerektiğini savunanlar yer alır. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Mynet okurları için yazdı.
 
Kısa adı CDC olan (Centers for Disease Control and Prevention)  Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından birkaç gün önce yapılan açıklama grip aşına karşı olanların eline -en azından bu sene için- çok güçlü bir koz vermiş oldu.
Açıklamada, bu seneki grip aşısında bulunan virüslerden ikisinin Amerika’ daki salgınlarda etken olan virüslerle uyuşmadığı ve dolayısıyla grip aşısı yaptırmış olanların aşıdan beklenen faydayı sağlayamayacakları bildiriliyordu.




_______________________________________________________

Kızamık Virüsü 2010'a Kadar Yok Edilecek

Sağlık Bakanlığı, uzun yıllardır minikleri yatağa düşüren ve tedavisi mümkün olmayan kalıcı hastalıklara yol açan kızamık virüsünün 2010 yılına kadar yok edilmesini hedefliyor.

Ülkedeki aşılama çalışmalarına ilişkin ”Genişletilmiş Bağışıklama Programı” (GBP) çerçevesinde bir dizi yeni düzenleme yapan Bakanlık, yeni hedefler de belirledi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bu konuda bir ”daimi genelge” yayımlayarak, GBP çalışmalarında özel sektör dahil tüm sağlık kurum ve kuruluşlarınca bu genelgenin temel başvuru kaynağı olarak kabul edilmesini istedi.

Buna göre Bakanlık, GBP kapsamında boğmaca, difteri, tetanos, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, tüberküloz, poliomyelit ve Hepatit-B ile Hemofilus influenza tip b’ye (menenjit) bağlı hastalıkların yanı sıra bu hastalıklardan kaynaklanan bebek ve çocuk ölümleriyle kalıcı sakatlıkların engellenmesini hedefliyor. Temel amacı, ülkede doğan her bebeğin aşı takvimine uygun olarak bu hastalıklara karşı bağışıklanması olan program, aşısız veya eksik aşılı bebek ve çocukların tespit edildiği anda aşılanmasını ve bunun ülke genelindeki her yerde eksiksiz uygulanmasını da amaçlıyor.



_______________________________________________________

Balık Yağı İçen Annelerin Çocukları Daha Sağlıklı ve Zeki Oluyor

Yapılan araştırmalara göre, balık yağı içen hamile kadınların bebeklerinde el ve göz koordinasyonunun diğerlerine oranla daha fazla olduğu ortaya çıktı.

Batı Avustralya Üniversitesi Pediatri ve Çocuk Sağlığı Bölümü tarafından 98 hamile kadını kapsayan küçük çaplı bir araştırmada; doğumdan önceki 20 hafta boyunca katılımcıların bir kısmına her gün 4 gram balık yağı, diğer kısmına ise 4 gram zeytin yağı içirildi. Doğumdan sonra 72 bebek, 2.5 yaşına dek konuşma, davranış, pratik mantık ve el ve göz koordinasyonu açısından testlerden geçirildi. Balık yağı grubunda 33, zeytin yağı grubunda ise 39 bebek bulunuyordu.

 

Araştırmanın sonucunda balık yağı içen annelerin bebeklerinin anlama, kavrama ve kelime haznesi bakımından biraz daha üstün olduğu ortaya çıktı. Ancak en önemli fark balık yağı grubundaki bebeklerin çok yüksek puan alması ile el ve göz koordinasyonunda görüldü. Emzirme ve annelerin yaşları gibi faktörler hesaba katıldığında bile, balık yağı grubunun büyük farkla önde olduğu görüldü. Annelerin hamilelik sırasında aldığı balık yağı desteğinin hem fetus hem de bebeğe hiçbir zararının olmadığı belirten araştırmacılar, aksine bebeğin göz ve el koordinasyonu açısından potansiyel faydası olduğunu kaybetti.



_______________________________________________________

Soya Meme Kanseri Riskini Azaltıyor

Japonya
‘da yapılan bir araştırma, düzenli olarak soya içerikli yiyecekler tüketen kadınlarda meme kanserinin görülme riskinin daha az olduğunu ortaya koydu.

 

Tokyo Ulusal Kanser Merkezinin araştırmasında, soyada bulunan ve kanserli hücrelerin büyümesini sağlayan proteinlerin üretimini engelleyen "genisteine" adlı maddenin vücutlarında yüksek oranda görüldüğü kadınların meme kanserine yakalanma oranının az olduğu belirtildi. Japonya’da ortalama 10 buçuk yıl boyunca çeşitli biçimlerde soya tüketen 40 ila 69 yaş arası yaklaşık 25 bin kadın üzerinde yapılan araştırmada, bilim insanları, meme kanserine yakalanan 144 kadınla yakalanmayan 288 kadından alınan kan örneklerini karşılaştırarak vücuttaki genisteine maddesi yoğunlaşmasıyla meme kanseri arasındaki bağı araştırdılar.
Araştırmada, vücutlarında yüksek oranda genisteine bulunan kadınların meme kanserine yakalanma riskinin bu maddenin az olduğu kadınlara oranla üç kat daha az olduğu ortaya çıktı. Araştırmada, genisteine oranının yüksek görüldüğü kadınların, soya loru olarak da bilinen ve nagari adlı bir maddeyle lor haline getirilmiş soya
loru "tofu"yu günde ortalama 100 gram, fermente edilmiş soya fasulyesi yiyeceği "natto"yu da 50 gram tükettikleri örnek olarak verildi.

Araştırmada bununla birlikte, genisteine maddesinin özellikle ek gıda takviyesi olarak aşırı tüketiminin meme kanseri riskini artırabileceği uyarısında da bulunuldu.



_______________________________________________________

Aspirin Kanser Riskini Arttırıyor

Londra Guy’s Hospital uzmanları tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre, Aspirin ve benzeri ilaçların meme kanseri riskini yüzde 20 oranında azalttığı belirlendi.

Londra Guy’s Hospital uzmanları tarafından 37 binden fazla kadın üzerinde yapılan ve 27 yıla yayılan 21 ayrı araştırmada, Asprinin de aralarında bulunduğu NSAİİ’ler ile meme kanseri riski arasında ilişki incelendi. International Journal of Clincal Practice dergisinde bu ay içinde yayınlanacak olan araştırma sonuçlarına göre, Aspirin kullanan kadınlarda meme kanseri riskinde yüzde 20 oranında düşüş olduğu sonucuna ulaşıldı.
Araştırmaya göre, meme kanseri hastalarında COX enzimi ve prostaglandinlerin anormal olarak yüksek olduğu ve Aspirin gibi steroid olmayan antienflamatuvar ilaçların (NSAİİ) COX enzimini inhibe ederek prostaglandin sentezini azalttığı görüldü. Bu sonuca göre meme kanserinden korunmada ve tedavisinde NSAİİ’lerin etkili bir rolü olabileceği belirtiliyor. Aspirin’in meme kanseri hastalarında kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatan maddelerin miktarını artırdığı ve buna paralel hastalığa bağlı ölümlerde azalma olduğu da kaydediliyor.

Araştırmacılar, meme kanseri riskini azaltmak için kullanılması gereken optimal doz ve kullanım süresi ile ilgili daha detaylı araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.
Berlin Teknik Üniversitesi ve Teknoloji ve Yönetim Bölümü’nün 2001 ve 2005 yılları arasında gerçekleştirdiği bir başka meta- analiz ve meta- regresyon gözlemlerine göre ise, "Aspirin kullanılan her yılın meme kanseri riskini yüzde 2 oranında azalttığı" sonucuna ulaşılmıştı.



_______________________________________________________

Ağrı Kesiciler Baş Ağrısına Neden Oluyor

Hollanda’da yapılan bir araştırmada, ağrı kesicilerin kronik baş ağrısının ana sebebi olduğu belirtildi.

 

Sinir hastalıkları mütehassısı Natalie Wiendels, Leiden Üniversitesi’ne sunduğu doktora çalışmasında, kronik baş ağrısına maruz kalan hastaların çok büyük bir çoğunluğunun, çok fazla ağrı kesici kullandığını söyledi.
 
Wiendels, hükümetin, ağrı kesici ilaç üreten firmaları, kutuların üzerine ağrı kesicinin baş ağrısına neden olduğunu belirten bir uyarı yazısı yazmaya mecbur tutması gerektiğini kaydetti.
 
Hollanda’da nüfusun yüzde 4′ünün kronik baş ağrısı yaşadığını belirten Wiendels, "Ağrı kesici alan hastaların önemli bir kısmı bu ilaçlara bağımlı hale geliyor. Fakat bu ilaçları kullanmayı bıraktıklarında belli bir periyod içinde baş ağrılarının hafifleyeceğini bilmiyorlar" dedi



_______________________________________________________

 
 
  Bugün 25 ziyaretçi (31 klik) kişi burdaydı! Copyright Tüm Hakları "www.onermustafa.tr.gg - Mustafa Öner'e" aittir.  
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol